Ankilozan Spondilitli Hastalarda Kemik Mineral Yoğunluğunun Hastalık Şiddeti ile İlişkisi
Hasan Ulusoy1, Ayhan Bilgici2, Ömer Kuru2, Nebahat Sarıca1, Şule Arslan1, Ünal Erkorkmaz3
Anahtar Kelimeler: Ankilozan spondilit, osteoporoz, kemik mineral yoğunluğu
Özet
Amaç: Bu retrospektif çalışma ankilozan spondilitli hastalarda (AS) lomber vertebra ve femur boynunda kemik mineral yoğunluğunu (KMY) belirlemek, KMY ile klinik, radyolojik ve laboratuvar parametreler arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla planlanmıştır.
Yöntem ve Gereçler: Çalışma grubu, ortalama hastalık süresi 11.9±6.1 yıl olan 28 AS hastasından oluşmuştur. Klinik ve demografik değişkenlere ilave olarak dual energy X-ray absorbtiometry (DEXA) ile belirlenmiş lomber bölge ve femur boyun KMY değerleri kaydedildi. Lomber spinal skor (LSS) ve sakroiliyak skor (SIS) standard radyografiler kullanılarak hesaplandı. Eritrosit sedimentasyon hızı (ESH) ve C-reaktif protein düzeyleri laboratuvar parametreler olarak belirlendi.
Bulgular: Osteoporoz ve osteopeni sıklığı sırasıyla lomber bölgede %7.1 ve %25, femur boynunda %14.2 ve %17.8 olarak bulundu. LSS lomber KMY ile pozitif korelasyon gösterirken (r=0.70, p<0.001), femur boyun KMY ile korelasyon göstermemiştir (r=-0.11, p=0.55). SIS ile femur boyun KMY arasında negatif korelasyon bulunurken (r=-0.79, p<0.001, SIS ile lomber KMY arasında korelasyon bulunamamıştır (r=0.19, p=0.32). Hastalık süresi lomber KMY ile pozitif korelasyon (r=0.37, p=0.05), femur boyun KMY ile negatif korelasyon göstermiştir (r=-0.46, p=0.01). Klinik ve laboratuvar parametreler değerlendirildiğinde sabah tutukluğu, spinal ağrı, ESH ve CRP'nin KMY ile ilişkili olmadığı, yalnızca modifiye Schober testinin hem lomber hem de femur boyun KMY ile ilişkili olduğu görülmüştür.
Sonuç: Ankilozan spondilit hastaları osteoporoz gelişim riski taşımaktadır. İlerlemiş hastalıkta lomber KMY değerleri paravertebral ossifikasyon ve kalsifikasyonlar nedeniyle yanıltıcı olarak yüksek bulunmaktadır. Bu nedenle, ilerlemiş AS hastalarında kemik kütle kaybının femur boyun bölgesinden değerlendirilmesi daha akılcı görünmektedir. (Turk J Rheumatol 2010; 25: 24-8)